modern sözcüğünün zıt anlamlısı nedir?


modern kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : ilkel

<< misal mükafat >>









android-uygulamamiz-yayinlandi


sanalsözlük'te ilkel kelimesiyle ilgili ne demişler ?

bu kelimeyle ilgili sanalsözlük'te yaklaşık 3 sayfa içerik bulunmaktadır.

  1. cagdas, zamana ayak uydurmus anlaminda.
  2. (bkz: modernizm)
  3. ilk kez isadan sonra 5 ya da 6. yuzyilda "eskisi gibi pagan degiliz cok sukur" manasinda kullanilmis soz. sonralari mantik cagi vesaire ile bir kez daha gundeme oturmustur.
  4. iki şey modern hissini uyandırır: hayatın çözümlenmesi ve hayattan kaçış... eski mobilyalar da modern olabilir, şimdiki nevrozlar da... atomları parçalamak, kozmosla top oynamak bütün bunların hepsi modern olabilir. modernlik, bir ruh halini, bir iç çekişi, bir tereddütü didiklemek ve güzelliklerin açığa vuruşuna, renklerin uyumuna, benzetmelerin çarpıcılığına, dokundurmaların parlaklığına içgüdüsel olarak, uykudaymışcasına boyun eğmektir
  5. (bkz: modern talking)
  6. sozcuksel baglamda, latincede tam simdi anlamina gelen "modo" kelimesinden turemistir.
  7. entel dantel dallamaların "çağdaş" kelimesi yerine olur olmadık kullandıkları olgu.
  8. modernin modernce soylenmis hali. (bkz: moderen)
  9. bugüne dair. herkesin olduğundan başka bişey olmak zorunda olduğu konjonktürlerde –kendini modernleşmekte geç kalmış gören ve yeniden yeniden modernleşen memleketler- tekrar tekrar icat edilen kavram. monden. yalnız modern’in mantığı tam da bu tekrar tekrar icadı gerektirir ve avrupa ülkelerinde yaşamak geri kalmadığın anlamına gelmez. zaten an'ı* değil yarın'ı yakalamaya çalışan bir bugün insanı nereye götürür* nesiz getirir bilmem. postmodernlerin modernizm bitmiştir narası böle bi mantık içerisinde yer bulmuş, ama modernizmin bitmiş olan kısımlarına noktayı koyarken, içinde bulunduğu gemiyi yakarak kendini de bitirmiştir.
  10. ‘şimdi, şu an (just now)’ anlamına gelen latince modo kökeninden türetilmiş modernus’tan gelmekte olan bir sıfat‘. dolayısıyla kendi dönemi içinde olmak koşuluyla her ‘şey’ aslında moderndir.modernus’un, ilk olarak i.s. beşinci yüzyılın sonunda antiquus (kadim/ancient)’un karşıtı olarak kullanıldığı söylenmektedir. terimin yaygınlık kazanması ise onuncu yüzyıldan sonra modernitas (modern zamanlar) ve moderni (bugünün insanları) kullanımları ile mümkün olmuştur. sözcüğün kökeninde zamansal bir anlam olduğuna kuşku yoktur. ilk ortaya çıkışıyla birlikte sözcüğün imlemeye çalıştığı şey ‘içinde yaşanılan/bulunulan zaman’dır. bu şekliyle ‘modern’, her hangi bir toplumsal ya da siyasal kurumun ya da yapının, niteliklerinden ziyade zamanına işaret etmektedir. ancak zamana yapılan bu atıf, belirli niteliklere sahip tarihsel bir süreci ifade etmek için değil, her hangi tesadüfi bir zaman parçasını üstelik de belirleyici bir ayrım noktasını ifade etmekte kullanılmaktadır. modernite’yi, kavrama içkin bu zamansal çağrışıma da uygun olarak, ele alan tüm yazarlar, adına ister ‘antikite’, ister ‘geleneksel toplum’, ister ‘neolitikite’ desinler; ‘eski’ bir toplum modelinden ‘kopuş’tan, eski’den yeni’ye bir geçişten bahsetmektedirler. sözcüğün kullanılmaya başlandığı dönem, bir ironi oluştururcasına hristiyan ortaçağı’ olmuştur. hristiyan ortaçağı’nın bir icadı olarak ”modern” eski dünyayla güçlü bir karşıtlığı ifade etmekte kullanılıyordu. zira, eski dünya pagandı, modern yani ‘şimdiki’ dünya ise hristiyan. yani eski dünya karanlığın örtüsü altında kalmış, ama modern dünya, tanrı’nın, oğlu isa mesih biçiminde ortaya çıkmasıyla dönüşmüştü. buna göre, modern toplum herhangi bir hristiyan batı toplumu, antik (ilkel) toplum ise batı’nın dışındaki pagan topluluklardı. böylece onuncu yüzyıl ve devamında hristiyan dünyasında kullanılan ‘modern’ kavramının tek söylemeye çalıştığı ‘artık eski olmayan, şimdiye ait’ bir dünyanın varlığıdır.rönesans düşünürleri, modern ve antik toplum ve devlet ayrımı yaparak kelimenin anlamını genelleştirdi. modernus, novus gibi sözcükler on bir ve on ikinci yüzyıldan rönesans’ın sonuna kadar hep yüceltme değil tersine, aşağılayıcı anlamda kullanılmaya başlandı . hatta bir şeyi ‘yeni’ olarak nitelendirmek düpedüz küfürle eşdeğerdi.rönesans’ta da değişen bir şey yoktur. gerçekten rönesans, ortaçağ’dan devrimci bir kopuş olması hasebiyle kimilerince modernliğin başlangıcı olarak kabul ediliyorsa da, kendisini tarihsel döngü içerisinde, ortaçağ’dan önceki altın çağ diye adlandırılan döneme dönüş hareketi olarak tanımlamaktaydı. modern olmak rönesans için de küfür mahiyetindeydi. rönesans’ın yüzü geleceğe değil, geçmişe dönüktü. yine de, ortaçağ kilisesine karşı giriştiği saldırı esnasında rönesans, tüm düşünsel otorite biçimlerine karşı çevrilebilecek yeni eleştirel ve rasyonel standartlar geliştirmek suretiyle modernliğin doğuşuna katkıda bulunuyordu. daha sonra aydınlanma çağına geçildiğinde, aynı istikamette, fakat daha yaygın ve geniş bir anlam kazandı. on sekizinci yüzyıl aydınlanması sadece orta çağın antik ve modern ayrımına katkıda bulunmakla kalmadı, bundan sonra da geçerli olacak kritik bir tespitini de yaptı. bu andan itibaren modern toplum "bizim" toplumumuzdu, yaşadığımız türden toplumlar, ister on sekizinci yüzyıldaki olsun isterse yirminci yüzyıldaki. kelimenin ilk ve son anlamları arasında fark olsa bile, bu iki kelime (modernlik ve toplum) birbirleriyle eş anlamlıydı, batı toplumu modernitenin amblemi oldu. modernleşme demek, batılılaşma demekti. bugün, modern kavramı batı toplumlarının vasıflarını açıklamaktadır. ancak bir soyutlanmışlığı değil tüm dünyaya yayılma amacı taşıyan bir oluşumu nitelemek amacıyla kullanılmaktadır. bu nedenle modern toplumlar onsekizinci yüzyıldan beri batı toplumlarının damgasını taşımaktadırlar. bu bağlamda modern, dört boyut ve bunlar arasındaki gerilimleri ifade eder bir niteleme anlamı kazanmıştır:- ekonomik boyut: kapitalist ilişkiler içerisinde, inorganik enerjiye dayalı üretim yapan sanayileşmiş- bilgi boyutu: toplumsal olguların bilimsel tanımının yapılabileceğine, evrensel olarak geçerli ahlak değerlerinin ve hukukun kurulabileceğine inanan, dili bilgiyi etkilemeden aktaran saydam, nötr ve sadık bir araç olarak gören - bireysellik boyutu: geleneksel toplum bağlarından kurtulmuş,kendi aklıyla kendini yönetebilecek, belli bir yöreye bağlılığı azalmış,yer değiştirebilen,çok uzaklardaki gelişmelerden haberdar olabilen, akışkanlığı artmış bir toplumda yaşayan, eğitimli, anonim ilişkiler içinde eşit, kamu yaşamına yutttraşlık sorumluluğu ve bilincine sahip katılımcı bireylerden kurulu olan- kurumsallık boyutu: kurumsal ekonomik faaliyetlerde bulunabilen bireylerden oluşmuş yeni bir örgütlenme, yerel bağlamda toplumsal ilişki biçimini aşmış yaygın bir zaman ve mekanda anonim toplumsal ilişki kalıplarını oluşturabilecek bir ulus devlet niteliği ve kendisi için iyi olanı belirleyebilecek bireylerden meydana gelmiş demokratik bu özellikler yukarıda belirtttiğimiz gibi kendi içinde bir takım gerilimleri de birlikte getirerek modern kavramını detaylandırırlar:- kapitalizmin eşitsizliği sürekli yeniden üreten dinamiği ile demokratik ulus devletinin bireyler arası eşitliği öngören niteliği arasındaki çelişki- kapitalizmin ulus devlet sınırlarına sığmayışı ve tüm dünyaya yayılma eğilimi bu noktada temel olgular şöyle sıralanabilir:hiyerarşi, düzen, merkezileştirilmiş kontrol büyük politik yatırımlar (millet-devlet, parti) milli kimliğin ve kültürün söylemi; kültürel ve etnik orijinler miti bilim ve teknoloji vasıtasıyla büyük ilerleme söylemi temsilcilerin ve medyanın önündeki “gerçeğe” inanç, “orijinalin” içtenliği bilgide uzmanlaşma, her şeyi kapsama: ansiklopediler kitle kültürü, kitle tüketimi medya yayını merkezileşmiş bilgi yüksek ve aşağı kültür ayrımı; yüksek veya resmi kültürün normatif ve otoriter olmasında konsensüs tam çalışmaların ve amacın sanat olması sanat: sanatçı tarafından meydana getirilen orijinal bir objedir genel sınırlar ve bütünlük hissi (sanat, müzik ve edebiyatta) kent (new york) mimarisi,dizaynı ve planlamasıderinlere uzanan kökler/derinlik niyet ve gayede ciddiyet birleşmişlik duygusu, benliğin merkez olması; “ferdiyetçilik”, birleşmiş kimlik organik ve inorganik arasındaki açık farklılık, insan ve makine. cinsel farklılığa göre şekillenmiş güç düzeni, tek cinsiyetler, pornografinin dışlanması determinizm dünyanın anlatıcısı olarak kitap, yazılı bilgi sistemi olarak kütüphane makine ilkel nesne (object) gerçeklik; gerçek (realite) maddi olan çekicilik kural mekan evmodern sıfatı bir devlet için kullanıldığında ise , feodal parçalanmışlığın coğrafî ve siyasî merkezîleşme yoluyla aşılması sonucu ortaya çıkmış, iç ve dış egemenlikle donanmış coğrafî/mekânsal (territoryal) egemenlik birliği olarak tanımlanabilir. bu yapının ana rahmine düştüğü anı 15. yüzyıla kadar geri götürmek mümkünse de, esas olgunlaşmaya başladığı dönemin 17. yüzyıl olduğu söylenebilir.sosyolojide ele alındığı anlamıyla modern ise, bir toplumun bilim ve teknoloji doğrultusunda farklılaşması ve kompleks olması sürecini niteler. sanatta olduğu gibi sosyal yapıda da realizm reddedilmemekte, aksine toplum, rasyonalite nosyonu üzerine bina edilmektedir:- davranışlar artık geleneksel, duygu temelli veya inanca dayalı değildir. - sebep-sonuç arasındaki mantıki ilişki esastır. bu dönemdeki sosyo-kültürel değişmenin iki veçhesi vardır:- birincisi, sosyal mobilitenin artmasıdır. sosyal, ekonomik ve psikolojik özellikler ve örnekler hızla eskimekte bundan dolayı insanlar yeni örneklere göre sosyalleşmektedirler. - genel rollerden uzman rollere geçiş şeklinde bir sosyal farklılaşma ortaya çıkmıştır.öte yandan modernite ve modernlik sözcükleri iki farklı, ancak birbiriyle ilişkili düzlemde kullanılmaktadır. bu düzlemlerden biri düşünsel düzey olarak adlandırılabilecek felsefe ve bilimler alanıdır. buna karşılık, modernlik dendiğinde kastedilmeye çalışılan bir diğer düzlem ise toplumsal ve siyasal pratikler düzeyidir. ‘modernlik’ kavramının daha ziyade toplumsal yapı, kültür vs.den söz edilirken kullanılması uygun düşerken ‘modernite’nin devlet, hukuk vs. gibi bazı üst yapı kurumlarını ifade ederken kullanılması daha uygun düşmektedir. daha özel bir anlamı olan modernizm kavramı ise, ondokuzuncu yüzyıl ortalarında kültür tarihinde, daha ziyade sanat ve bilimle ilgili olan değişmeleri ifade etmektedir. bu dönemin öncesinde, sanattaki realist akım, bir ayna görevi görerek, varlığı tıpkı tabiatta bulunduğu gibi yansıtma düşüncesiyle ortaya çıkmıştırkaynak:modernite aşılırken kent planlaması (ilhan tekeli) imge kitabevi (2000)not:yukarıda copy paste bazlı bir kolaj yapmış olmam bir noktada bağışlanamaz. ama bunun alıntı yapılan yazarların bilgilerini aşırmak amacı taşımadığını belirterek konu edilen sözcüğün ve türevlerinin detaylı anlamının sözlükteki ekşikliğinin giderilmesi yüce amacı ardına sığınıyorum. (bkz: ekşik sözlük)edit: e-kaynakların hiçbirine artık ulaşılamıyor. ancak http://www.google.com.tr/…nizme&fp=84fa2a1c621ffaf9 nevinden bir arama sizi benzeri kaynaklara ulaştırabilir. fazlası için (bkz: burası istanbul/@andrew)

senin modern kelimesiyle ilgili yorumun ne ?

Sitemap