sanalsözlük'te kazanç kelimesiyle ilgili ne demişler ?
bu kelimeyle ilgili sanalsözlük'te yaklaşık 1 sayfa içerik bulunmaktadır.
- Zarar.
- annelere göre;
tabakta kalmış artık yemektir.
kimisine göre;
önünde yaşanılmayı beklenen hayattır.
kişisine göre;
kimisidir. artıktır her manada. tabakta yenilmemeli ve mümkünse beklemetilmedir hayatın en önünde.
- heba edilen, boşuna anlamında kullanılır.
- güzel bir tan taşçı şarkısıdır.
Gitme diye mi kavgam?
Yaşamayı mı seçtim
Aşkta gurur olmazmış
Yanlızlık kötü bir seçim, sensizlik acı bir biçim...
Ağlarsa anam ağlar
Yalan olur gerisi, beni anlamaz
Hiç olmazsa, nasibim olur
Beni de vur yaban ellere güven olmaz
Bu kalbin hep sesi kesik, sana ezik boyu gayri civan durmaz
Birşey daha var düzeni bozuk, yarası derin içinde de can durmaz...
Susarım, sözünü tutarım
Nefesinle hayat bulurum
Söz buyur, sana kul olur
Bu canda binde bin kere ölür
Git deme kurban olurum
Senle yaşadım son bulurum
Yıllarım, zindanım olur
Sensiz zarar ziyan olurum...
- hakan günday'ın bir türlü çıkamayan kitabı. * *
- Ayşe Özyılmazel'in erkek tanımı.
- "hakan günday yazım süreci öngörüldüğünden uzun sürdüğü için bizi biraz daha bekleteceğini açıkladı."
internet sitesinden yapılan açıklama bu yönde. biraz daha beklerken araya bir zargana sıkıştırılır belki.
- en erken eylül ayında çıkacağını söylemiş hakan günday. umarım kötü, başarısız bir kitap olur da bi daha böyle beklemeyiz.
- tan taşçı'nın ilk albümü olan rica ederimde yer alan güzel şarkı.
- 7 eylül'de kitapçılarda olması beklenen, yazılıp çizilen, kulaktan kulağa fısıldanan kitap..
- bir hayatın özeti ise, kötüdür.
- genelde geçen yıllar için kullanılır ''ziyan oldu yıllarım'' öreneğinde gördüğümüz gibi ve arabesk şarkıların vazgeçilmez cümlelerinden yalnızca bir tanesidir.
- --spoiler--
hatıralarında yaşayanlar donarak ölürler.
"beyaz gövdeli zenci köpeklerimiz var. adları da var. ama onlar birer heykel. çağırınca gelmiyorlar artık. cennetin kapısını bekliyorlar. karla karışık toprağa gömülebilmek için kulakları dik donuyorlar! öyle bir cennet ki, paslı demirin bile ak sakalı var. bizi saran tel örgüler beyaz angoradan örülmüş. havası havlamayı bırakmış, ısırıyor. beyaz ağzı etimizle dolu. bu yüzden sessiz bir ayaz var. saçaklarından sarkan mızrak dişleri ensemize saplanmış. gazete kağıdı gibi buruşmuş derimizde mor diş izleri, bekliyoruz.
cennetten kovulmayı. bembeyazız. soğuk. donmak. çözülmek. tekrar donmak.
daha fazla hiçbir şeye gerek yok. fiilleri çekmeye bile. herkes kalsın yerinde. bıraksınlar yaslansın göğsüm sırtlarına, ılıklaşsın enseleri nefesimle. yavaş yavaş sokayım dilimi derilerine. aksın içlerine hayatımın zehri. yirmi adet mermi. muhteşem! hepinizi geberteceğim! ama hepinizi!"
--spoiler--
- tanıtım yazısında cezbeden bir usluba sahip kitap. okumayi merakla bekliyoruz.
"..herkes kalsın yerinde. bıraksınlar yaslansın göğsüm sırtlarına, ılıklaşsın enseleri nefesimle. yavaş yavaş sokayım dilimi derilerine. aksın içlerine hayatımın zehri. yirmi adet mermi. muhteşem! hepinizi geberteceğim! ama hepinizi!"
- --spoiler--
Eksi on dokuz.
sıfırın ve hayatın altında 19.
soğuk, artık bir tutkal.
her şeyi her şeye yapıştırabilen bir tutkal.
deriyi çeliğe,
iyiyi kötüye,
buzu aleve,
kumaşı plastiğe,
dostu düşmana,
eti kemiğe,
çirkini güzele,
sesi dudaklara,
aşkı nefrete,
dili dişe,
mermiyi namluya,
ayı göğe,
özgürlüğü duvarlara,
insanı oğluna,
rüyayı uykusuzluğa,
ışığı karanlığa,
geçmişi sonsuzluğa,
şarkıyı kulaklarıma,
yüzümü kara,
hayatı ölüme,
beni ruhuma...
--spoiler--
- askerliğe son derece mantıklı eleştiriler yöneten, şu ana kadar harika giden eserdir. ayrıca daha ilk sayfada hakan günday'ın atatürk'ün resmini yorumladığı bölüm, yazarın bizden farklı şeyler gördüğünün en güzel kanıtıdır.
- --spoiler--
doğu'da kızlar kadın doğar. ecellerinden önce ölürler. ilk yemeği anasının memesinden gelen ve yediği çanağa tükürmekte sakınca görmeyen erkek, o kadar çok kadın gömer ki, toprak bile artık dişidir. bu yüzden toprak ana diye bilinir.
--spoiler--
- tam hücre genetiğinde saçmaladı derken harika bağlanmıştır.
o değil de bitti lan, işin yoksa yeni kitabı 2 sene daha bekle.
- piyasa olmuş hakan günday kitabıdır. edebiyata inanmayan ve yazma nedenini başka çaresi olmadığı şeklinde yorumlayan birinin popüler olmak ya da olmamak hakkında kesin bir çizgisi yoktur. nihayetinde kamuflaj kaprisiyle radikal kitap ekine gülümser şekilde zorunlu bir poz vermek zorunda olmak onun için bir problem değildir. asker kitabı çıkardım kamuflaj giyiyim, altınla ve bunun ticaretiyle ilgili bir kitap yazdım o zaman atasaydan reklam alaydım tribi onun için gayet kolay olabilir belki ancak ondan öykünen ya da onu kafasında başka türlü kurgulayan ve yaşatan okuru için samimiyetsizlik denizinde yüzen bir karakter haline bürümüştür.
ne olurdu bu kadar çok anlam yüklediklerimiz anlamlarının altını doldurabilselerdi. bizim kadar basit olmasalardı, ilkeli olsaydı.
bu arada güvenilir(!) bir kaynaktan öğrendiğime göre kendisi askerliğini yazar sıfatı taşımasından ötürü bir kütüphane de kitap okuyarak geçirmiştir. aslında bu kadar anti-militarist ögeleri karakterinde barındıran birinin fatih akın gibi cesur yüreklilikle çıkıp vicdani redçi olması beklenirdi. lakin kendisi hem askerlik sürecini deneyimlemek(!), hem yeni kitabına bir malzeme çıkarmak, hem de kitabındaki karakterlerinin zıttına yasa koyucuyla arasını iyi tutmak istemiştir. gayette samimi(!) ve olabilirdir ziyadesiyle.
21. yüzyıl yazarı. samimiyet romatizmde kalmış bir ukte.
- askerde hatmedeceğim. bir kere okudum. yeter mi?
asla!
13 gün sonra tekrar başlayıp kusana kadar okuyacağım. ya 157 günde paramparça olur aşınmaktan. ya da ben delirip erken teskere alırım..
- azil'den sonra okunması gereken kitap. *
hakan günday'ın diğer kitaplarıyla uzaktan alaklı bir kitap bu. o yüzden o'nu sevenlerin bi kısmı bu kitabı sevmedi sanırım. hasan günday diye birisi yazsaydı, yere göğe sığdırılmazdı. devamlı aynı tarzda yazmayabilir bir yazar. çizgisi ne kadar keskin olursa olsun, farklı eserler de üretebilirler. üretmelidirler hatta.
özellikle benim gibi, kinyas ve kayra'yı kutsal kitap belleyenlerin, beklentisiz olarak kitabı eline alması gerekiyor. hakan günday'ın kitabı değilmiş gibi okumalılar.
hayal kırıklığına uğradım mı? asla!
--spoiler--
teoriye göre askerliğin temeli disiplindir. teoriyi sırtından bıçaklayan pratiğe göreyse askerliğin temeli erlerdir. temel, zemin, ne denirse densin, ordu üzerimizde duruyordu.
ihtiyaçları devlet tarafından karşılanan rütbesiz askerlerdik. muhteşem erler! eğitimde fırsat eşitliğinin en üst düzeyde yaşandığı ülkede, er olmak için elimizden gelen çabayı gösterip, herhangi bir üniversiteden mezun olmamış, herhangi bir meslekte uzmanlaştığımızı kanıtlayan bir diploma almamıştık. bu fedakarlığımızla gurur duyuyorduk. çünkü biliyorduk. zorunlu askerlik hizmetine ilişkin kanun ve yönetmeliklerde bir yanlışlık yapıldığını biliyorduk. er olmak için en fazla lise ya da yüksekokul mezunu olmak gerekiyordu. her erkeğin üniversite mezunu olduğu ülkede erlik yapacak kimse kalmayacaktı. ordunun kaidesi ayaklarının altından kayıp gidecekti. buna göz yumamazdık. bazılarımız orduyu ersiz bırakma korkusundan okumayı bile öğrenmemişti. ne cesaret! ne büyük fedakarlık! şehit ya da gazi olmamıza gerek yoktu. biz zaten kahramandık. vatanseverliğinin bedelini hayat boyu cehaletle ödeyen kahramanlar!
--spoiler--
--spoiler--
moral ekibinin morali bok gibiydi. anlamak için dinlemek yeterliydi. ama kimsenin dinleyecek hal yoktu. zımparalanan bir bağlama ve dayak yiyen bir darbuka varsa eğlenilmeliydi. acımasızca eğlenilmeli ve fırsat varken iyi hissedilmeliydi. müzisyenlerin morali kimsenin umurunda değildi. bölük, bir fırsatlar ülkesiydi. ama bir zamanların amerikasından farkı, fırsatların çok değil az olmasıydı. bu yüzden her asker bir fırsat avcısıydı. tok bile olsa yemek bulsa yer, harcayacak yeri olmasa bile para bulsa cebine atar, hiç denememiş bile olsa sigara bulsa içer, yatak bulsa uyur, soba bulsa ısınır,
yalnız kalsa otuzbir, müzik duysa halay çekerdi
--spoiler--
--spoiler--
duruyorum. zamanla birlikte. nöbetteyiz. ikimiz de.
--spoiler--
- kişisel merakından, hiç bir amacı yokken mustafa kemal'e suikast girişiminde bulunan ziya hurşiti konu edinen hakan günday kitabı.
- mükemmel bir kitap, bitirdikten sonra hayran kalmamak mümkün değil. hakan günday'ın son kitabı olmasına rağmen benim okuduğum ilk kitabıydı, okuduktan sonra sorar oldum kendimi birden:
Hakan Günday nasıl bir insandır? Ziyan ne harika bir kitaptır? Böyle güzide bir yazarı bu kadar geç keşfetmek ne tür bir ayıptır?
bir yazar, kitabını okuduktan sonra diğer kitabı için heyecanlandırıyorsa insanı, o kişinin gözünde büyük bi yazardır kanımca. heyecanla bekliyorum diğer kitaplarını okumayı.
- --spoiler--
dünya yuvarlak değildir asker. bir kumar masası kadar düzdür.
--spoiler--
- tan'ın gideri en yüksek parçalarındandır kendisi...